İYİLEŞTİREN MİMARİ BAĞLAMINDA SAĞLIK YAPILARI

İnsan ile mekan yüzyıllardır süregelen güçlü bir bağ ile ilişkilendirilir ve yıllar boyunca karşılıklı olarak birbirini etkiler. İnsanın ilk mimari eseri olan barınma mekanından bu yana  bireyin ihtiyaçları doğrultusunda mekan, hizmet edeceği aktiviteye yönelik biçimlendirilir. Diğer bir açıdan deneyimlenen mekanın da insanın üzerinde yadsınamayacak fiziksel ve psikolojik etkileri söz konusudur. Bu etkiler olumlu ya da olumsuz olabilir. İyileştiren mimari kavramı işte bu etkilerin olumlu tarafını kendine amaç edinmiş ve bu kavram ışığında belli mimari çözümler ortaya konulmaya çalışılmıştır. Aslında sağlık felsefesinin temeli olarak görülen “iyi olma halini” ön plana çıkartan bu kavram, sağlık ile mimarlığın ilişkisini pekiştirmiştir. 

Konsept olarak “iyileştiren mimariyi” irdelemek ve bundan faydalanma yollarını benimsemek adına bu konu hakkında yapılmış araştırmalara değinmek kaçınılmazdır.

Canan GÜNDEMİR HANEDAR’ın “Hastane Ortak Kullanım Alanlarının İyileştiren Mimari Bağlamında Değerlendirilmesi Özel Medova Hastanesi Örneği” adlı yüksek lisans tezinde, hastane kullanıcılarının geçirdiği süre bakımından giriş-danışma, bekleme ve sirkülasyon alanları önemsenerek, bu mekanlar iyileştiren mimari perspektifinde analiz edilip değerlendirilmiştir. Bu değerlendirmenin yapılabilmesi için Özel Medova Hastanesinin kullanıcıları ile yapılan anket sonuçlarından faydalanılmıştır. Araştırma sonucunda aslında bazı parametrelerin önemi ortaya çıkarılmış ya da pekiştirilmiştir. Bunlar hastane içerisinde bulunan ortak alanların işlevsellik-verimlilik(mekansal büyüklükleri ve diğer birimlerle olan ilişkisi), ulaşılabilirlik-okunabilirlik(yönlendirmenin hem mekansal akış olarak hem de dikkat çekici levhalar ile sağlanması ve engelli bireyler dahil mekan içerisindeki sirkülasyonu aksatacak öğelerin bulunmaması), ergonomi(insan postürü göz önüne alarak mekan içerisindeki konforun sağlanması ve aydınlatmadır(ortak mekanların doğal ortamla ilişki kurarak doğal ışık ile aydınlanma sağlanması).

Esma ÜNLÜ “Mimarlıkta Biyofili Olgusu ve Sağlık Yapıları Örneği” adlı yüksek lisans tezinde, doğal çevre tahribatının insan psikolojisi üzerinde yarattığı olumsuz etkileri sorun olarak ele alıp buna çözüm olarak sunulan “biyofilik mimarlık” paradigması üzerinde araştırmasını derinleştirmiştir. Aslında beşeri bir mimari ürün olan hastane gibi sağlık yapılarını deneyimleyen kullanıcıların stres ve kaygı seviyelerinin, mekan içerisinde doğanın doğrudan ve dolaylı olarak deneyimi ile azaltılabileceği öngörülmekte ve bu sayede stres ve kaygı kaynaklı hastalıklardan kaçınılarak iyi olma halinin korunabileceği tartışılmaktadır. Ayrıca bu tasarım fikri öncülüğünde yapılabilecek uygulama yöntemlerine de yer verilmiştir. Örnek olarak iyi olma halini destekleyen dış mekanlar(iyileştirme, etkinlik, meditatif, rehabilitatif ve restoratif bahçeler), iç avlular-atriumlar(bitki, sanat, koku ve ses ile desteklenen mekanlar), iç ve dış mekan bağlantısı(doğal ortam ile görsel ilişki kuran geçiş mekanları), dış dünya ile ilişki kuran hasta odaları(Pozitif dikkat dağıtıcı olarak doğanın kullanımı), doğal ışık ile desteklenen tıbbi bakım ve müdahale alanları son olarak yeşil çatı ve cepheler verilmiştir. Ek olarak biyofilik mimari bağlamında tasarlanan örnekler incelenmiştir. Bunlardan bir tanesi Singapur’da bulunan Khoo Teck Puat Hastanesidir. Yapının tasarımında doğayla doğrudan(açık sirkülasyon alanları ve herkese açık yeşil meydan) ve dolaylı olarak(iç mekanda bitkilendirme, malzeme seçimleri ve yeşil teraslar) ilişkilendirilme söz konusudur.

Aslı SUNGUR ERGENOĞLU‘nun Sağlık Kurumlarının İyileştiren Hastane Anlayışı ve Akreditasyon Bağlamında Tasarımı ve Değerlendirilmesi adlı doktora tezinde,iyileştiren hastane tasarımı için bir kılavuz önerisi sunulmuştur. En kısa açıklama olarak tezin açıkladığı iyileştiren hastane modeli üç ana özelliğin bütünleşmesinden oluşur. Bunlar kalite parametreleri, akreditasyon standartları ve kullanıcı katılımlı hasta merkezli tasarım kaliteleridir. Tez kapsamında literatür çalışmalarına yer verilmiş ve JCI kurumundan akreditasyon belgesi almış  üç hastanede alan çalışmaları yapılarak kullanıcının memnuniyetinin hastane tasarımında hangi değişkenlere bağlı olduğu hakkında araştırma yapılmıştır. Araştırma sonucunda akreditasyon standartlarının hasta merkezli ve iyileştiren hastane kavramlarını karşılamadığı ve çözüm olarak psiko-sosyal parametrelerinde hastane tasarımında düşünülmesi gerektiği vurgulanmıştır. Buna ek olarak anketten yapılan diğer bir çıkarım ise hastane içerisindeki estetik, konfor  ve ulaşılabilirlik kriterleri iyileştiren hastaneyi oluşturan tasarım ölçütü olarak yer almasıdır. Ayrıca hastanenin fonksiyonel programının genişletilmesi gerektiği yani kullanıcıların hastaneye tedavi olmak için gelmenin yanında sağlık durumlarının devamını sağlamak ve eğitim almak amacıyla gelebileceği bir beşeri atmosfer oluşturulma gereksinimi vurgulanmıştır.  

Sonuç olarak “İyileştiren mimari” kavramı, her ne kadar barınma ya da çalışma mekanı gibi her türlü mimarlık ürününde düşünülmesi gereken bir mimari mefhum olsa da aslında hayatımızın bazı dönemlerinde bulunmak zorunda olduğumuz ve tedavi amacı güden hastane gibi sağlık yapılarının tasarımında daha da öne çıkmıştır.

Term project: MIO/ prejuryI presentation

The main concept of the term project is inspired by the old city walls of Antalya which contain spatial qualities in themselves, although they have been dissolved in the city. The walls were built continuously and enveloped the city in the time of the Roman period. In the Seljuk period, the new walls were added inside that envelope divided the city into three and accommodated different types of society. Through time, the city has grown the old city walls have been dissolved in the city elements.

 

This slideshow requires JavaScript.